GENÇ EĞİTİMCİLER

EĞİTİM TEKNOLOJİSİ BLOGU EGTMTEK'E HOŞGELDİNİZ

15 Nisan 2009 Çarşamba

1 Nisan 2009 Çarşamba

Şu Çılgın Türkler




Turgut Özakman, Kurtuluş Savaşı ile ilgili olarak yüzlerce kaynaktan derlenmiş bilgileri, belgelere dayandırarak bir roman üslubu içerisinde anlatmaktadır. Şu Çılgın Türkler dört ana bölümden oluşmaktadır. “Başlangıç” adı verilen ilk bölüm 28 Haziran 1914-1 Nisan 1921 tarihleri arasındaki dönemi kapsamakta ve özetlemektedir. İkinci Bölüm; Birinci Kitap adı altında ve “Yunan Büyük Taarruzu” adını taşımaktadır. Bu bölümde yer alan alt başlıklar ise; Kütahya-Eskişehir Savaşı’na Hazırlık, Kütahya-Eskişehir Savaşı, Sakarya Savaşı’na Hazırlık, Ankara’ya Yürüyüş ve Sakarya Savaşı’dır. Üçüncü Bölüm, İkinci Kitap başlığıyla Türk Büyük Taarruzu adını taşımaktadır. Bu bölümde de; Büyük Taarruza Hazırlık, Afyon Güneyine Yürüyüş ve Büyük Taarruz alt başlıkları bulunmaktadır. Roman Sonuç bölümüyle sona ermektedir.

17’nci yüzyılın ortalarından itibaren gerilemeye başlayan ve Birinci Dünya Savaşından yenik ayrılan Osmanlı İmparatorluğu bu savaş sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalamıştır. Ülkenin dört bir yanı galip devletler tarafından işgal edilmeye başlanmıştı. İtalyanlar Güneybatı Anadolu, Fransızlar ve Ermeniler Çukurova, İngilizler Musul ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yerleşirler. İstanbul ise başta İngilizler olmak üzere ortaklaşa işgal edilmiştir. 15 Mayıs 1919’da ise İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilir.

İzmir’in işgalinin ardından dört gün sonra Mustafa Kemal Paşa 9’ncu Ordu Müfettişi göreviyle Samsun‘a çıkar. Fakat O, işgale karşı tepki gösterir ve milleti işgale karşı direnişe hazırlamak maksadıyla kongreler düzenler. Önce Amasya Tamimi yayınlanır, ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri toplanır. 23 Nisan 1920’de de Büyük Millet Meclisi açılır ve Ankara Hükümeti kurulur.

Diğer taraftan hem Yunan Ordusu hem de Türk Ordusu savaş için hazırlıklar yapmaktadır. Dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı neticesinde halk perişan durumdadır. Ordu dağılmış ve cephanelerine el konmuştur. İşte Türk Ordusu bu yokluklar içinde hazırlıklarına devam etmektedir. İki ordu arasındaki ilk ciddi karşılaşma Kütahya-Eskişehir Muharebelerinde yaşanır. Yunan ordusu, hem asker sayısı hem de cephane olarak ordumuzdan kat kat üstün durumdadır. Kütahya-Eskişehir Muharebelerinde Afyon, Eskişehir ve Kütahya kaybedilir. Yunanlıların en büyük destekçisi İngilizler, Türklerin savaşı kaybedeceğinden çok emindir.

Türk Ordusunun ve Mustafa Kemal’in karşısındaki tek sorun Yunanlılar değildir. İçte de çok sayıda düşman vardır. Özellikle İstanbul Hükümeti ve pek çok sözde aydın savaşın kaybedileceğinden çok emindirler ve İngilizlerin güvencesi altında yaşamayı kabul etmektedirler. Yıllarca savaştan yılan askerler de ordudan kaçmaktadır.

Mustafa Kemal Paşa ve başta İsmet Paşa olmak üzere Türk Ordusunun kurmayları, Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki yenilgilerin ardından orduyu toparlamak ve yeni bir savunma hattı oluşturmak için orduyu Sakarya Nehrinin batısına çekerler. Bu karar Büyük Millet Meclisindeki bazı milletvekilleri tarafından tepkiyle karşılanır. Meclis içindeki muhalifler bile savaşın kaybedileceğini düşünmektedir. Meclis içindeki muhaliflerin amacı farklı olsa da milletvekilleri Mustafa Kemal Paşanın ordunun başına geçmesi ister. Başkomutanlık teklifini kabul eden Mustafa Kemal Paşa, milleti topyekûn savaşa ortak etmek ve ordunun en kısa zamanda tekrar savaşa hazır hale getirilebilmesi için Tekalif-i Milliye Emirlerini yayınlar. Bu emirler ile halktan, elindeki çoraptan battaniyeye kadar sahip olduğu bir çok şeyi orduya teslim etmesi istenir. Zaten yoksul ve perişan bir durumda olan Türk Milleti yardımlarını ordusundan esirgemez. İstanbul’daki cephanelerde kalan top mermileri Anadolu’ya kaçırılır. Yunanlılar da ordularını güçlendirmek için hazırlık içerisindedir.

31 Mart 2009 Salı

Host Dosyası ve ARP

Host Dosyası ve ARP

HOSTS DOSYASI: İnternetteki bilgisayarların isimlerinin ve IP adreslerinin bulunduğu dosyalardır. Bir bilgisayar diğer bir bilgisayarla iletişime geçmek istediğinde, bu dosyaya bakar.
Hosts dosyasının güncellemesi için aslının Amerika bulunduğu Stanford Üniversitesine belli aralıklarla bağlanılarak kopyalama yapılır.
Dosyanın Bulunduğu Yer:
Windows Vista= C:\WINDOWS\SYSTEM32\DRIVERS\ETC
Windows XP = C:\WINDOWS\SYSTEM32\DRIVERS\ETC Windows 2K = C:\WINNT\SYSTEM32\DRIVERS\ETCWin 98\ME = C:\WINDOWS

DNS: Alan adları ile IP adresleri arasında eşleştirmeler yapan dağıtılmış bir veritabanıdır.
DNS sunucusu verilen bir bilgisayar adının IP adresini çözerek bilgisayarların Internet üzerinde alan adları ile haberleşmelerine olanak tanır.

DNS Sisteminin Yararları :
  • IP adresleri yerine daha kullanışlı adların kullanılması.
  • Hiyerarşik olarak adlandırma yapılması.
  • Günümüz ağ yapısının gereksinim duyduğu çok sayıda teknolojiyi içermesi.
Sabit IP Adresi Atama

TCP/IP özelliklerini elle yapılandırılarak istediğimiz IP adresini bilgisayara verebiliriz.


Basit TCP/IP hizmetlerini yüklemek için;


Windows XP için :
  • Denetim Masası’nda Program Ekle/Kaldır’ı açınız.
  • Windows Bileşenlerini Ekle/Kaldır’ı tıklatınız.
  • Bileşenler’den Ağ Hizmetleri’ni ve sonra da Ayrıntılar’ı tıklatınız.
  • Ağ Hizmetleri’nde, Basit TCP/IP Hizmetleri’ni seçiniz ve Tamam’ı tıklatınız.
Windows Vista için:

  • Denetim masasından program ve özelliklerini açınız
  • Windows özelliklerini aç veya kapat’ı açınız
  • Basit TCP/IP Hizmetleri kısmını işaretleyip tamamı tıklayınız


Adres Çözümleme Protokolü (ARP)

ARP, TCP/IP tabanlı yazılımların kullandığı IP adreslerini LAN donanımları tarafından kullanılan ortam erişim denetim adreslerine çözümler. Yani IP -MAC Adresi eşleşmesini yapar. ARP, ARP belleği olarak bilinen haritalama tabloları ile çalışır. Tablo, bir IP adres ile bir fiziksel adres arasında haritalama yapılmasını sağlar.

Yayın sayısını en alt düzeye düşürmek için ARP, gelecekte kullanılmak üzere, IP adresinden ortam erişim denetim adresine eşleştirmelerinden oluşan bir bellek tutar. ARP belleğinde dinamik ve statik girdiler olabilir. Dinamik girdiler zaman içerisinde otomatik olarak eklenir veya silinir. Statik girdiler ise bilgisayar yeniden başlatılana kadar ARP belleğinde kalırlar.

Bir LAN’da ARP hedef IP adresini alır ve haritalama tablosundan bunun karşıladığı hedef fiziksel adresi arar. Eğer ARP adresi bulursa, bulduğu fiziksel adresi, isteği yapan cihaza yollar. Gerekli adres ARP belleğinden bulunamazsa, ARP ağa bir yayın yapar. Yayına ARP request denir. Bu yayın bir IP hedef adresi içerir. Netice olarak yayını alan cihazlardan biri ARP request’teki IP adresinin kendisine ait olduğunu sezerse, isteği yapan host’a bir ARP reply gönderir. Bu çerçeve, sorgulanan host’un fiziksel donanım adresini içerir. İsteği yapan host bu çerçeveyi alınca onu kendi ARP belleğine yerleştirir

25 Mart 2009 Çarşamba

Geleceği Söyleyen Saat


ZÜRİH - İsviçreli saat üreticileri, Hintli falcıların yardımıyla 'geleceği söyleyen saat' üretti.
Borgeaud firmasında sınırlı sayıda üretilen saatin üzerinde bulunan küçük hazne kahverengi olduğu zaman, saati takan kişi, kötü şans getiren 'karanlık astral güçlerin harekete geçtiğini' anlayacak.
Kişi, kötü şansın geçtiğini ise hazne tamamen eski rengine dönünce anlayacak.
Kadınlar için 500, erkekler içinse sadece 150 adet üretilen saatlerin bin 500 sterlinden ( 3 bin 677 TL) yüksek bir fiyata satılacağı belirtiliyor.
Saatin sinema yıldızları ve politikacılardan büyük talep görmesi bekleniyor.

SORU: Yapısalcı yaklaşım ve çoklu zeka kuramı arasındaki benzerlik ve farklılıkları maddeler halinde yazınız.

CEVAP:Yapısalcı yaklaşım : a.Bilişsel yapılandırmacılık b.Sosyo-Kültürel yapılandırmacılık

Yapısalcı yaklaşım kuramcılarına bakıldığında ;Öncelikli olarak VYGOTSKY ve PIAGET, Heidegger, Lerman, Kilpatrick, Glaserfeld, Rotry karşımıza çıkmaktadır.

Çoklu zeka kuramı :
1. Mantıksal Matematiksel Zeka
2. Sözel-Dilsel Zeka
3. Görsel Zeka
4. İçsel Zeka
5. Sosyal-Kişiler Arası Zeka
6. Müziksel-Ritmik Zeka
7. Doğa Zekası
8. Kinestetik-Bedensel Zeka

Çoklu Zeka yaklaşım kuramcılarına bakıldığında ;
Galton, Sperman, Thorndike, Alfred Binet ve Thedore Simon, Wechler, Guilford, Piaget karşımıza çıkmaktadır.

Bu kuramların alt başlıkları incelendiğinde benzerlikler olduğu dikkat çekmektedir. Örnek verecek olursak :
a-) Grup ödevleri : Sosyo-kültürel yapılandırmacılık ve görsel, sözel, sosyal-kişiler arası zeka açısından benzerlik göstermektedir.
b-) Probleme dayalı ödevler : öğrencinin bilişsel yapılandırmacılığını geliştirirken bir yandanda mantıksal-matematiksel zekaya etki etmektedir.
c-) Yine bilişsel yapılandırmacılıkla mantıksal- matematiksel, görsel,sözel, müziksel ve bedensel zekalar benzerlik göstermektedir.

*Bunların dışında her iki yaklaşımdada çevresel faktörlerin önemi büyüktür. Çevre zenginliği ve kaynaklara ulaşım ikisindede büyüktür. Çevresel faktörlerin zenginliği zekanın ve öğrenmenin gelişimine etkisi büyüktür.
*Bu kuramların farklarına bakıldığında ise yapısalcı yaklaşımın zekaya yaklaşım şekillerine , çoklu zekada ise zeka türleri araştırılmıştır.

24 Mart 2009 Salı

OKUL YÖNETİM SÜREÇLERİ VE İŞLERİ






































































































































































































































































































































EĞER

EĞER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki dekalp,
göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
CAN YÜCEL